Trigeminal Nevralji Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir
Tanımı:
Trigeminal Nevralji, ilk olarak 1773 yılında John Fothergill tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Trigeminal siniri tetikleyen kronik dediğimiz bir ağrı bozukluğudur. Tipik ve Atipik olarak iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yüzün çeşitli bölümlerinde ciddi ağrılara neden olur.
Tipik; yüzün yalnızca bir bölümünde birkaç dakika süren şiddetli ağrı ile birlikte oluşur.
Atipik; ise daha az şiddette yalnız, sürekli bir yanma hissi ile ortaya çıkar. Ağrının ve yanmanın oluştuğu bölgelere dokunduğunuzda her iki durumda tetiklenir. Daha kötüsü de, bu ağrılar kişi de depresyona neden olabilir.
Genellikle 50 yaş üstü kişilerde rastlanan Trigeminal Nevralji’nin, herhangi bir yaşta ortaya çıkması da muhtemel. Her yıl 8.000 kişiden yalnızca 1’in de bu hastalığın geliştiği saptanmıştır. Kadınlar erkeklere göre bu hastalığa daha fazla maruz kalır.
Neden Olur ?
Bu ağrı ataklarının kesin nedeni hale belirsizliğini korumaktadır. Araştırmaların bir kısmı, ağrıların nedeninin trigeminal sinirin etrafındaki miyelin kaybının neden olduğu şeklindedir. Bu durum, sinir beyin sapı, MS (Multipl Skleroz), inme hali yada travma halinde bir kan damarının sıkışması nedeniyle de oluşabilir. Daha düşük olasılıklar arasında ise, bir tümör ve anteriyovenöz malformasyon olma durumu söz konusudur.
Belirti ve Bulgular Nedir ?
Trigeminal Nevralji atağı, birkaç dakika ile bir saat arasında sürer. Ancak bu ataklar saatler boyunca kısa aralıklarla tekrar edebilir. Diğer durumlarda, günde ortalama 4-10 atak yaşanmaktadır. Ağrı alanını anlamak için insanlar genelde yüzüne dokunmaya çalışır. Ve bu durumda farkında olmadan ağrı olan bölgeyi tekrar tetiklemiş olur. Tetiklenen ağrı bu şekilde yeniden üretime başlar. Yemek yerken, traş olurken veya diş fırçalarken bile tetiklendiği görülür. Ağrı o kadar inatçı ve şiddetlidir ki, kişi bu durumlarda ilgili bölgeyi bastırma ve ezme güdüsüne kapılır.
Nasıl Tedavi Edilir ?
Trigeminal Nevralji, ilaç tedavisi veya bazı durumlarda da cerrahi operasyon gerektirir. Antikonvülsan veya Okskarbazepin genellikle ilk uygulanan tedavi şeklidir. İnsanların %80’in de etkilidir ve genelde başarı sağlandığı görülür. Tedavi sonucu iyileşmeyen ve direnç göstermeyen kişilerde, cerrahi operasyona başvurulur.